Social Icons

xx

Pages

12.22.2012

Otizm Tamamiyla Tedavi Edilebilir mi?

Otizmin tamamen tedavi edilebilir olup olmadigi akdemik cevrelerde tam bir karmasa konusu. Bazi uzmanlar gayri ihtiyari de olsa "otizmden tamamen iyilesen" cocuklar tabirini kullanmaya basladi. Biraz daha ihtiyatli davrananlar ise "otizmden en iyi sonuc alinan cocuklar" tabirini kullaniyor. Yine bir kisim uzman grubu ise otizmde ilerleme olabilmesine ragmen, tamamen iyilesme durumunun soz konusu olmadigi gorusundeler.
Peki nedir bu karmasaya sebep olan durum? Bazi arastirmacilar yaklasik on yil once takip etmeye basladiklari, otizm tanisi almis 2-3 yas grubu cocuklarini bu on yillik sure icinde takip etmeye devem ettiler. Bu grup icinde yaklasik %5 ve10 arasinda bir grup cocugun IQ testleri, otizm testleri, kisilik testleri, sosyal gelisim ve beceri testleri vs. sonucunda tamamiyle normal cocuklarla ayni seviyeyi yakaladiklarini gorduler. Yalniz, dikkat edin bu cocuklar tamamen otizm spektrumunun disina cikan cocuklar. Bir diger ifadeyle, su anda sergiledikleri gelisme, yuksek fonksiyonlu otizm veya Asperger sendromu olarak anilan, otizm spektrumunun en normale yakin ucunda yer alan durmlarin dahi disinda. Bu cocuklarin yillar sonra tamamen normal gelisimi yakalamasina ragmen bazi uzmanlarin tereddut etmesi ise beyin tarama calismalarinin sonucundan kaynaklaniyor. Bu cocuklar her ne kadar psikiyatrik testler ve gunluk hayatta islevsellikte normal seviyeye ulassalar da, beyin tarama testleri hala yer yer anormal organizasyon gosterebiliyor. Bana kalirsa, ki bircok uzmanin gorusu de bu dogrultuda, dogustan normalin disinda gelisim gosteren beyin, yapilan degisik etkin mudahaleler sonucunda, kendini farkli bir dogrultuda yeniden organize edebilir. Bu, insan beynin gostermis oldugu en muhtesem ozelliklerden birisi. Yani kucuk yasta beyinde bir yeti kaybi oldugunda, beyin, kalan kisimlarin kendini yeniden organize etmesiyle, normal fnksiyonlarini tekrar icra edebiliyor; her ne kadar beyin taramasinda (fMRI gibi) normalin disinda bir aktivasyn gorulse bile. Buna tip dilinde beyin esnekligi (brain plasticity) deniliyor.
Peki beynin kendini yeniden organize etmesine yardimci olacak etmenler var mi ve varsa neler? Bunun ilk cevabi sanirim biraz sans faktorunde gizli. Kucuk yasta otizm teshisi alip, sonradan normal ve normale yakin gelisme gosteren cocuklarin en buyuk ortak ozelliklerinden birisi, dile dayali IQ her ne kadar zayif olsa bile, gorsel algilamada fazla bir zorlanmanin olmamasi. Bir diger etmen ise genelde 3 yas oncesinde baslanan, ve haftada en az 20-30 saat uygulanan ozel egitim. Benim soylemek istedigim bir diger konu ise, Amerika'da bilimsel cevrelerde cok da fazla ilgi gormeyen, ama ailelerin ve bazi cocuk doktorlarinin onculugunde uygulamaya gecirilen DAN oranizasyonu. DAN ingilizce "Defeat Autism Now" cumlesinin kisaltilmis hali. Turkcesi ise "Otizmi Simdi Yen." Amerika'da aileler diger ailelere yardimci olmak ve toplumsal bilinc olusturmak amaciyla bunun websitelerini olusturmaya basladilar. Bu websitelerinde, her eyalette yer alan ve organizasyona kayitli doktorlarin isim ve adresleri bulunuyor. Bu doktorlarin yaptigi sey ise cocuktaki butun semptomlari bire bir ele elip tedavi etmek. Mesela, cocukta ishal, kabizlik, kusma gibi sindirim sistemi ile ilgili sorunlar varsa, her turlu gida alerjisi testi uygulanip, cocugun herhangi bir gida maddesine karsi alerjisinin olup olmadigi tespit ediliyor. Gluten ve kazein icermeyen beslenme de bu surecin bir parcasi aslinda, cunku bazi cocuklar sutte bulunan kazein be bugday ununda bulunan glutene karsi kompleks bir alerjik reaksiyon gelistirebiliyorlar. Ayrica, DAN doktorlari, cocuklardaki agir metal zehirlenmesinin tespit edildigi testleri uygulayip, sonuc pozitif ciktiginda kilasyon tedavisi uyguluyorlar. DAN doktorlari ayrica degisik vitamin, mineral, bagirsak florasini duzenleyici bakteri ilaclari vs. de uygulayabiliyor. Akademik cevrede DAN organizasyonunun fazla prestiji olmamasina ragmen, ben bu uygulamayi kesinlikle destekliyorum. Zira yapilan butun test ve uygulamalar uzman doktorlarin gozetiminde gerceklesiyor.
Turkiye'de DAN doktorlarinin olup olmadigini bilmiyorum. Ama asagidaki sitelerde bu konuyla ilgili blgi bulabilirsiniz. Siteler ingilizce malesef. Eger bu sitelerle ilgili sorulariniz olursa, bana ulasabilirsiniz.

Epson Tuzu Banyosu

EPSOM TUZU (MAGNEZYUM SÜLFAT) BANYOSU

Sülfatlar ağır metal temizliğine yardımcı olur, bağışıklık sistemini güçlendirir.

Otistik çocukların çoğunda hem magnezyum hem de sülfatlar düşüktür.

Magnezyum sülfat suya koyulduğunda magnezyum ve sülfata ayrışır.

Her iki molekülde deriden emilir. Sülfatın etkisi 7-8 saat kadar sürer.

Magnezyum sülfat tozunu kaynar suda iyice eritin.

Küvetin içine dayanılabilecek kadar sıcak su koyun ve içine magnezyum sülfatlı suyu ilave edin.

Başlangıçta yarım çay bardağı magnezyum sülfat tozu kullanın ve daha sonra tolere ettikçe 1-3 çay bardağına kadar çıkın.

Yan etkiler: Huzursuzluk ve hiperaktivite olursa dozu azaltın. Banyo suyu yutulursa ishal yapar.

Küvet içinde en az 20 dakika kalınmalıdır.

Banyodan sonra isterseniz durulanmaya ve kurulanmayabilirsiniz.

Magnezyum sülfat derinizde beyaz toz şeklinde kalır ve etkisi devam eder.

Magnezyum sülfat kimya ve ecza depolarında kilo ile satılır.

Sonuç

Belki herkes farkında, ama konunun yeterince önemsenmediği açık. Otistik çocukların hemen hepsi zehirlenmiş vaziyette ve sorunun önü alınamıyor. Artık konu akademik bir tartışma olmaktan çıkmalıdır. Bu bir halk sağlığı sorunudur ve sivil ve resmi kuruluşlar otizme ya da diğer nöropsikiatrik hastalıklara neden olan çevresel toksinlere karşı mücadeleye başlamalıdırlar. Aksi halde torunlarımızın belki de çocuklarımızın bu Dünya’da yaşama şansı kalmayacak.

12.07.2012

Toksin Temizleme Tedavisi

AĞIR METAL VE TOKSİN TEMİZLEME TEDAVİSİ

Ağır metal ya da toksin temizliği aylar ve hatta yıllar süren bir süreçtir. Deyim yerinde ise bir maraton gibidir. Tedavi çok yönlü olup sabırlı ve bilgili olmak şarttır. Tedavinin ana unsurları şunlardır.

Çevresel etkenlerin uzaklaştırılması

Uygun diyet uygulanması

Sindirim sisteminin düzeltilmesi

Doğal gıdaların kullanılması

Bağışıklık sisteminin desteklenmesi

Vücudun toksinleri temizleme yollarının desteklenmesi

Doğal veya kimyasal yollarla ağır metallerin uzaklaştırılması

Hiperbarik oksijen tedavisi

11.27.2012

En Uygun Tedavi

En uygun tedavi nasıl seçilmelidir?

Otistik çocuğun tedavisinin nasıl yürütüleceğini, öncelikle çocuğun kendi gereksinimleri belirler. Otistik olduğundan kuşkulanılan bir çocuk öncelikle bir çocuk psikiyatr muayenesinden geçmeli; gelişim düzeyi eksiksiz ortaya konulmalı, çocuğun problemleri ve ailenin zorlukları detaylı saptandıktan sonra çok yönlü ve uzun soluklu bir tedavi programı ortaya konulmalıdır. Anne babalar bilsinler ki, otizmin tedavisi sabır gerektiren uzun bir süreçtir ve tıbbın bugünkü olanakları çerçevesinde, tedavinin amacı, otistik çocuğun ve ailesinin yaşam kalitesini olabildiğince arttırmaktır.

11.20.2012

Otizmin biyolojik temeli

Otizm sinir sisteminin gelişimsel bir bozukluğu olup davranışsal açıdan tanımlanan ilginç bir sendromdur. Bu sendrom sosyal davranış, duygu ifadesi, sözel iletişim, soyutlama ve bilgi işleme gibi beyinin yüksek kortikal disfonksiyonunu yansıtır. Bu sendrom yaşam boyu devam eder ve belirtileri yaşa göre değişiklik gösterir. Otizmin ilk önceleri sanıldığı gibi, sevgi yoksunluğu, iletişim eksikliği ya da çocuğun geçmiş yaşantısı ile ilgili duygusal sorunlara ilişkin olmadığı anlaşılmıştır. Hastalığın kaynağı psikolojik değil, beyin

disfonksiyonuna bağlıdır. Bunun açıklığa kavuşması iki açıdan önemlidir:

Tedavi yani eğitim ve terapinin doğru uygulanması
Ana-babayı suçlamaktan vazgeçilmesi.

Klinik gözlemciler bu hastalığın iki tür seyrinden söz etmektedir:

Birincisi doğumdan itibaren yavaş ya da atipik gelişme, motor ve zihinsel becerilerde gecikmeler-otistik davranış diye adlandırdığımız belirtilerin 8 ay gibi erken bir yaşta ortaya çıkması.

İkincisi de normal bir gelişim seyrinin 2. yılın ortası ya da sonuna doğru bozulması. Bu ikinci grup çocuklarda bilinen beceriler gerilemekte ya da kaybolmaktadır. Gerileme özellikle konuşma ve dil yeteneklerinde kendini göstermektedir.

Bu noktada otizmi, benzer belirti veren hastalıklardan ayırt etmede kullanılabilecek bir ölçütten söz etmek gerekmektedir. Otizmde gelişme geriliği yerine gelişmede sapmalar, duraklamalar ve geriye dönüşler olmaktadır. Çocuk söylemekte olduğu sözcükleri tekrar etmemeye başlamakta, cümle kurabiliyor iken kuramaz hale gelmekte, başkalarına ilgisi azalmakta ve yapabildiklerini yapamaz bir duruma gelmektedir.

Konjenital rubella, fenilketonuri, tuberosklerozis ve Rett’s hastalığı gibi nörolojik lezyonların bulunduğu bir grup hastalıkta otistik belirtiler ortaya çıkmaktadır. Ayrıca otistik bozukluk tanısı alan çocuklarda perinatal komplikasyonlara maruz kalama oranı normal çocuklara oranla oldukça yüksek olarak bulunmuştur. Ayrıca bu çocuklarda konjenital fiziksel anomalilerin de sağlıklı çocuklara oranla daha fazla yüksek gözlenmesi ilk trimesterdeki gebelik komplikasyonlarını düşündürmektedir.

Otistik bozukluk tanısı alan çocukların %30 kadarında grand mal epileptik nöbetler, %20-25’inde ventriküler genişleme, %
10-93 arasında değişen oranlarda da EEG de çok çeşitli anormalliklere rastlanmaktadır. Son yıllarda yapılan MRI çalışmalarında otistik çocukların serebellar vermal lobullerinde hipoplazi ve özellikle polimikrogyria gibi kortikal anomalilerin bulunduğu ileri sürülmektedir. Bu anomaliler gebeliğin ilk 6 ayında anormal hücre migrasyonunun olduğuna işaret etmektedir. Otopsi çalışmalarında serebral purkinje hücre kitlesinde bir artış olduğu, PET çalışmaları ise diffuz serebral metabolizma artış olduğunu göstermektedir.

Nöroanatomik bulgular

Otistik bozuklukta üzerinde en çok durulan ve etyopatogenezde önemli oranda sorumlu tutulan beyin bölgesi temporal lobtur. Bunun nedeni de temporal lob harabiyeti olan kişilerde otistik benzeri belirtilerin ortay çıkmasıdır. Hayvanlarda temporal lob harap edildiği zaman sosyal uyumun bozulduğu, huzursuzluğun ve tekrarlayıcı motor hareketlerin oluştuğu gözlenmiştir. Otistik bozuklukta gözlenen diğer anatomik bulgulardan biri de serebellumda bulunan purkinje hücre kitlesindeki azalmadır. Bunun da dikkat ve algıdaki bozuklukların nedeni olduğu düşünülmektedir.

Biyokimyasal bulgular

Otistik hastaların en az üçte birinde plazma serotonin düzeyinin normalden yüksek olduğu bulunmuştur. Ancak bu bulgu mental retardasyonda da mevcut olduğu için otistik bozukluğa özgü bir anormallik olarak değerlendirilmemektedir. Ayrıca otistik çocukların BOS’unda major dopamin metaboliti HVA düzeyinde de belirgin oranda bir yükseklik bulunmuştur.

Bu sendromu yaratan nedenler

Otizmi çeşitli nedenlere bağlansa da bir çok vaka da etyolojisi bilinmemektedir. Otizm etyolojisini araştırmak üzere beyinin çeşitli bölgeleri incelenmemektedir. Letaralizasyon olarak en çok sol hemisfer, lokalizasyon olarak frontal lob, temporal lob, serebellar yollar ve limbik sistem üzerinde durulmaktadır. Bazı araştırmacılar primer duyu korteksi ilke bağlantı asosisasyon korteksi arasındaki kopukluğun otizmi yarattığına, bazı araştırmacılarda alınan bilgiyi işleme ve soyutlama görevi yapan ve kavram geliştirme fonksiyonun yer aldığı medial temporal lobdaki lezyonların otizme neden olacağını bildirmektedir.

Otistik çocuklarda eğer ortaya atıldığı gibi beyinin duyum ve asosiasyon korteksinin bağlantısında bir kopukluk söz konusu ise konuşulan dili ve yüz ifadesini anlamada güçlükler meydana gelecektir. Bu durumda sinir sistemine giden çeşitli uyarıcıların yorumu yapılamaz.

Buna benzer bozukluğu olan başak bir klinik grupta, işitsel uyarıcıyı yorumlamada disfonksiyonu olan çocuklardır. Bu çocukların zekası yerindedir. İşitebilir ve okuyabilirler. Ancak işittiklerini ve okuduklarını anlayamamaktadırlar. Algısal dilde yetersizdirler. Dili anlayamadıkları için dikkatlerini konuşulana ve konuşan kişiye veremez, o kişinin yüzüne bakmazlar. Bunun sonucu çocuk diğer insanlardan ve çevreden kopmaktadır. Diğer insanların duygularını sözel olarak alamadığı gibi yüz ifadelerinin de yorumlayamazlar. Dolayısıyla hem konuşma gelişmez hem de duyguları ifade etmeyi öğrenemezler. Bunun sonucunda da ciddi davranış ve kişilik sorunları oluşmaktadır ve kavramlar gelişmemektedir. Ancak soyut kelimeleri öğrenebilirler, bellekleri zayıftır ve perseverasyon, hiperaktivite gibi belirtiler oluşmaktadır. Dil gelişmediği içinde cümle kalıpları ile konuşurlar.

Görüldüğü gibi bu sözü edilen anlamada sorunu olan çocuklardaki belirtiler otistik hastalar içinde geçerlidir. Otistik çocuklarda işitmekte ancak işittiklerini anlamamaktadırlar. Ayrıca otistik çocuğun algılama sorunu yalnızca tek alanda değil farklı alan ve becerilerdedir. Bu çocuklarda aynı zamanda çoğunda zeka geriliği de mevcuttur. Bu yorum içerisinde otistik çocukların içe dönük davranışları anlaşılabilir.

Çocuk anneden sevgi almamış değil sevgiyi algılayamamıştır.
Konuşma yeteneği yok değil söyleneni anlayamadığından konuşma gelişmemiştir.
Duygusunu ifade edememektedir. Çünkü insanlar arasındaki iletişimde duyguların anlamını kavrayamamıştır.

Otistik belirtilerin nörobiyolojik kökeni

Beyin sapı ve serebellar akımdaki anormallik dikkati azaltmaktadır.

Hipokampus ve diğer limbik sistem öğelerdeki anormallikler bellekte bozukluk yapmaktadır.

Parietal lobdaki anomali işitsel uyarıcıyı işlemde yetersizlik yaratmaktadır.

Frontal lob ya da temporal lobdaki anomali kavramsal konuların işlemesinde sorun çıkarmaktadır.

Asosiasyon korteksindeki anomali sosyal iletişim, dil ve karmaşık bilişsel alanlardaki bilgiyi işlemede güçlük yaratmaktadır.

Otizmle ilgili tüm araştırmaların ve teorilere rağmen henüz kesin olarak bir bozukluğa spesifik anormallikler tanımlanamamıştır. Ancak otizmin tanı kriterleri tam açık olmasa da biyolojik işaretlerin kesin olarak ortaya konamamış olsa da nörolojik disfonksiyona bağlı bir davranış şekli olduğu bugün kabul edilmektedir.

Enstitüler

Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Arastirma Enstitüsü
Bilisim Teknolojileri Arastirma Enstitüsü-BTAE
Devlet Istatistik Enstitüsü-DIE
Ege Tarimsal Arastirma Enstitüsü, Menemen/IZMIR
Enerji Sistemleri ve Çevre Arastirma Enstitüsü-ESÇAE
Erzurum Veteriner Kontrol ve Arastirma Enstitüsü
Etlik Merkez Veteriner Kontrol ve Arastirma Enstitüsü
Feza Gürsey Enstitüsü
Gen Mühendisligi ve Biyoteknoloji Arastirma Enstitüsü
Gevher Nesibe Saglik Egitim Enstitüsü
Gida Bilimi ve Teknolojisi Arastirma Enstitüsü-GBTAE
Izmir Bölge Hifzisihha Enstitüsü
Kastamonu El Sanatlari Arastirma Enstitüsü Müdürlügü
Kavakçilik Arastirma Enstitüsü
Kiz Teknik Ögretim Olgunlasma Enstitüleri
Malzeme ve Kimya Teknolojileri Arastirma Enstitüsü
Narenciye ve Seracilik Arastirma Enstitüsü, Antalya
Tarimsal Ekonomik Arastirma Enstitüsü-TEAE
Türk Patent Enstitüsü
Türkiye ve Ortadogu Amme Idaresi Enstitüsü
Yer ve Deniz Bilimleri Arastirma Enstitüsü

Partiler

Adalet ve Kalkinma Partisi
AK PARTI » Parti Programi
Genel Baskan : Tayyip Erdogan
AKP (AK PARTI) » Parti hakkinda ayrintili bilgi için

Anavatan Partisi
ANAP » Parti Programi
Genel Baskan : Nesrin Nas
ANAP » Parti hakkinda ayrintili bilgi için

Aydinlik Türkiye Partisi
ATP
Genel Baskan : Ahmet Bican Ercilasun
ATP

Bagimsiz Türkiye Partisi
BTP » Parti Programi
Genel Baskan : Haydar Bas
BTP » Parti hakkinda ayrintili bilgi için

Büyük Birlik Partisi
BBP » Parti Programi
Genel Baskan : Muhsin Yazicioglu
BBP » Parti hakkinda ayrintili bilgi için

Cumhuriyet Halk Partisi
CHP » Parti Programi
Genel Baskan : Deniz Baykal
CHP » Parti hakkinda ayrintili bilgi için

Demokrat Parti
DP
Genel Baskan : Ismet Hacisalihoglu
DP

Demokratik Sol Parti
DSP » Parti Programi
Genel Baskan : Bülent Ecevit
DSP » Parti hakkinda ayrintili bilgi için

Dogru Yol Partisi
DYP » Parti Tüzügü
Genel Baskan : Mehmet Agar
DYP » Parti hakkinda ayrintili bilgi için
Liberal Demokrat Parti
LDP » Parti Programi
Genel Baskan : Emin Sirin
LDP » Parti hakkinda ayrintili bilgi için

Millet Partisi
MP
Genel Baskan : Aykut Edibali
MP » Parti hakkinda ayrintili bilgi için

Milliyetçi Hareket Partisi
MHP » Parti Programi
Genel Baskan : Devlet Bahçeli
MHP » Parti hakkinda ayrintili bilgi için

Saadet Partisi
Saadet P. » Parti Programi
Genel Baskan : ---
Saadet P. » Parti hakkinda ayrintili bilgi için

Yeni Türkiye Partisi
YTP » Parti Programi
Genel Baskan : Ismail Cem
YTP » Parti hakkinda ayrintili bilgi için
Yurt Partisi
YP » Parti Programi
Genel Baskan : Sadettin Tantan
YP » Parti hakkinda ayrintili bilgi için

7.25.2012

Otizm Nedir ?



Otizm yaşam boyu süren bir durumdur.Otizm her bireyi farklı düzeyde etlkiler.Otizm ömür boyu süren bir durumdur ama otizmi olan bireyler birçok beceriyi gerçekleştirebilir ve birçok şeyi öğrenebilirler.Otizmi olan bireyler insanlar duygularını,isteklerini,anlatmakta zorlanırlar.Yeni inanlarla tanuşmakta ve arkadaşlar edinmekte zorlanırlar.Diğer insanların ne düşündüğünü anlamakta zorlanırlar.Otizmin sebebi bilinmemektedir.Çocuğunuzun otizmli doğmasının sebebi sizin kötü bir ebeveyn olmanız değildir!
Bazı ailelerde birden fazla otizmli birey olabilir .Bu da otizmin genetik olabileceği sorusunu akııllara getirmektedir ve bu konuda araştırmalar devam etmektedir.Ama kesin olan şudur ki otizmin sebebi psikolojik bir durum değildir.Otizmi olan bireyler konuşamayabilir.Başka insanların ne söylediğini anlamakta zorlanabilir.Sadece en sevdikleri şeyler hakkında konuşabilir.
Diğer insanların söylediklerini taklit edebilir.Diğer insanların duygularını anlamakta zorlanabilir.Diğer bireylerin oyunlarına katılmak istemeyebilir.Her gün aynı şeyleri yapmaktan,aynı oyunu oynamaktan zevk alabilir.Otizmli bireyler için koordinsayon gerektiren aktiviteler zor olabilir.
Çatal kullanmak,makasla kesmek, bisiklete binmek ya da bıçakla kesmek zor gelebilir.Bir alanda matematik,sanat ya da dil gibi çok iyi olabilirler.Görsel olarak öğrenen bireyler oldukları için gözlem yoluyla başka bireylerin yaptıklarına bakarak yapılanı kolaylıkla öğrenebilirler.Bir aktivitede dikkatlerini toparlayıp yoğunlaştırabilirler.Otizmli bireylerde öğrenme güçlüğü olabilir.
Otizmli bireylerin %70-80'nin zihinsel engelli olduğu doğru değildir.Otizmli bireyler öğrenen fakat öğrendiklerini uygun şekilde uygulamakta sıkıntı yaşayan bireylerdir.Otizmli bireyler okuma-yazma öğrenebilir.

2.10.2012

Otizm'de ümit verici gelişmeler

 Otizm'de ümit verici gelişmeler
Otizm'le ilgili araştırmalarda ümit verici gelişmeler yaşanıyor. Türkiye, ABD, Pakistan, Ürdün, Suudi Arabistan ve Kuveyt'te otizme yatkınlığı bulunan 104 aile üzerinde yapılan araştırma, gelişimsel bozukluğa yol açan 6 yeni genin teşhis edilmesine imkan sağladı. 
Bazı vakalarda otizme çare olarak görülebileceği ileri sürülen ve bunun sadece bir hastalık değil, genetik ve çevresel etkilerin yol açtığı bir bozukluk olduğu kanısını güçlendiren araştırma, Boston'daki Harvard Medical Okulu tarafından yapıldı. Araştırma, incelenen ailelerin büyük bölümünde otizme, hatalı DNA bileşiminin ve doğum sonrasındaki fiziksel ve sosyal çevre etkilerinin yol açtığını da gösterdi. Mutasyonlar, beynin gelişiminde büyük öneme sahip genlerin ve erken çocukluk dönemine kadar harekete geçirilen beyin hücrelerinde hasara yol açıyor. Araştırmaya dahil edilen ailelerden 88'inde birinci dereceden kuzen evliliği olduğu ve bu tür evliliklerin sonucunda nörolojik doğum kusurunun neredeyse yüzde yüz oranında olduğu da hatırlatıldı.

2.07.2012

Otizm Tedavisinde Yeni Gelişme

Erken teşhisin çok zor olduğu bu hastalıkta yeni bir yöntem geliştirildi… Bilim adamları, erken teşhisi önemli, ancak bir o kadar da zor,..
Bilim adamları, erken teşhisi önemli, ancak bir o kadar da zor olan otizmhastalığına 10 dakikada tanı konulmasını sağlayabilecek bir yöntem geliştirdi.
İtalyan La Stampa gazetesinin haberine göre, İngiltere’deki Psikiyatri Enstitüsünden Chiristine Ecker ve ekibi tarafından geliştirilen özel bir yazılım yardımıyla kullanılan manyetik rezonans (MR) görüntüleme yöntemiyle sosyal etkileşimi ve iletişimi engelleyen bir gelişim bozukluğu olan otizm dakikalar içerisinde teşhis edilebilecek.


Geliştirdikleri programın, hastalığın tanısına yardımcı olan anatomik özellikleri belirleyebildiğini kaydeden Ecker ve ekibi, bunun doğruluğunu ispatlamak için 20 otistik yetişkine, dikkat eksikliği olan 20 kişiye ve 20 sağlıklı bireye MR’la beyin taraması yaptırdı.
Elde edilen verilerin analizinde geliştirdikleri programı kullanan bilim adamları, bu şekilde otizm vakalarının teşhisinde yüzde 90 oranında başarı elde etti.
Bilim adamları, geliştirdikleri tekniğin, çocuklarda otizme erken tanı konulmasında etkili olabileceğine dikkati çekti.

Otizle İlgili Çalışmalar

Stanford Üniversitesi Dergisi Ocak-Şubat 2011 Sayısı Otizm Makalesi
Otizm heterojen bir hastalıktır. Otizm başlığı altında toplanan çoçukların hepsi aynı kefeye konamaz. Otizmin subgrupları tanımlanmalı, buna göre genler, moleküler yolaklar beyinde ve kanda bu yolakların etkileri araştırmalıdır. Şu ana kadar olan bilgiler bunun nöronlar arası bağlantılardan kaynaklanan bir bozukluk olduğu yolundadır. Hepimizin kromozomlarında çok hafif bozukluklar vardır. Küçük DNA parçaçıkları ya silinmiş ya da çoğalmış eğer bu DNA parçaçıkları gen ihtiva ediyorsa; standart 2 gen yerine aynı genden 1 ve 3 tane oluyor. Mesela otizmli bireylerin %1-2 sinde 16 kromozomun 25 gen ihtiva eden bölgesinde bu tür silinme veya duplikasyonlar saptanmış.
Halen otistik bireylerin deri hücreleri çok amaçlı kullanılarak kök hücrelere sonra nöral tüp deneme embiyonik beyin hücrelerine dönüştürülüyor. Böylece yapay otizm beyinleri oluşturularak bu beyinlerin sırrı çözülmeye çalışılıyor. Bu ilk denemelerde bu hücrelerde yakın mesafe bağlantılarının çok fazla, uzak mesafe bağlantılarının ise çok az olduğu görüldü.
Bu da çocukların tek bir alanda çok başarılı olabildikleri halde farklı konulardaki bilgileri birleştirmede neden zorlandıklarını açıklayabilir. Bu arada bazı çevresel faktörlerin de ( bu konuda rivayeti muhtelif; ağır metallerden, fazla tv seyretmeye kadar değişiyor.) beyin hücrelerinde ( nöronlarda) bu genetik değişikleri tetikleyeceği düşünülüyor.
Başka bir araştırıcı da hücreler arası bağlantıyı sağlayan proteinlerin üzerinde çalışıyor. Bu bağlantı proteinlerinde (sinaps proteinleri) genetik değişikliklerin oluştuğunu gösteren çalışmalar da var. Bunlardan nöroliğin denilen proteinde oluşan gen değişikliği yapıldığı zaman farelerde otistik davranışların ortaya çıktığı görülmüş. ( Diğer farelerle ilişki kuramamış ama bazı oyunları daha kolay öğrenmişler, tekrarlayıcı hareketler yapmışlar.)
Örneğin otizmli bireylerin yaklaşık % 10’unu oluşturan “Fragil X” Sendromu denilen hastalıkta bu sinaps (bağlantı) proteinlerine etki eden ilaçlarla davranışsal problemlerde kısa süreli düzeltmeler olduğunun gösteren ön çalışmalar vardır.
Ayrıca beyin görüntüleme yöntemleri ile de ( MR) gibi bu çocuklardaki problemlerin ne olduğunu anlamaya çalışan araştırmacı grupları vardır. ( Bu çocuklarda MR çekmenin tüm zorluklarına rağmen) Akson denilen sinir uçlarını inceleyen görüntüleme yöntemleri de (DTI) bu çocuklarda uzun mesafe bağlantısının bozuk olduğunu desteklemektedir.
Kısaca, otizm bütün uğraşılara rağmen halen gizemini korumaktadır. Biyolojik bir açıklama yapılmadan tedavi geliştirilmesi beklenmemelidir.

Otizm heterojen bir hastalıktır!

Stanford Üniversitesi Dergisi  Ocak-Şubat 2011 Sayısı Otizm Makalesi
Otizm heterojen bir hastalıktır. Otizm başlığı altında toplanan çoçukların hepsi aynı kefeye konamaz. Otizmin subgrupları tanımlanmalı, buna göre genler, moleküler yolaklar beyinde ve kanda bu yolakların etkileri araştırmalıdır.  Şu ana kadar olan bilgiler bunun nöronlar arası bağlantılardan kaynaklanan bir bozukluk olduğu yolundadır.  Hepimizin kromozomlarında çok hafif bozukluklar vardır. Küçük DNA parçaçıkları ya silinmiş ya da çoğalmış eğer bu DNA parçaçıkları gen ihtiva ediyorsa; standart 2 gen yerine aynı genden 1 ve 3 tane oluyor. Mesela otizmli bireylerin %1-2 sinde 16 kromozomun 25 gen ihtiva eden bölgesinde bu tür silinme veya duplikasyonlar saptanmış.

Halen otistik bireylerin deri hücreleri çok amaçlı kullanılarak kök hücrelere sonra nöral tüp deneme embiyonik beyin hücrelerine dönüştürülüyor. Böylece yapay otizm beyinleri oluşturularak bu beyinlerin sırrı çözülmeye çalışılıyor. Bu ilk denemelerde bu hücrelerde yakın mesafe bağlantılarının çok fazla, uzak mesafe bağlantılarının ise çok az olduğu görüldü.
Bu da çocukların tek bir alanda çok başarılı olabildikleri halde farklı konulardaki bilgileri birleştirmede neden zorlandıklarını açıklayabilir.
Bu arada bazı çevresel faktörlerin de ( bu konuda rivayeti muhtelif; ağır metallerden, fazla tv seyretmeye kadar değişiyor.) beyin hücrelerinde ( nöronlarda) bu genetik değişikleri tetikleyeceği düşünülüyor.
Başka bir araştırıcı da hücreler arası bağlantıyı sağlayan proteinlerin üzerinde çalışıyor. Bu bağlantı proteinlerinde (sinaps proteinleri) genetik değişikliklerin oluştuğunu gösteren çalışmalar da var. Bunlardan nöroliğin denilen proteinde oluşan gen değişikliği yapıldığı zaman farelerde otistik davranışların ortaya çıktığı görülmüş. ( Diğer farelerle ilişki kuramamış ama bazı oyunları daha kolay öğrenmişler, tekrarlayıcı hareketler yapmışlar.)
Örneğin otizmli bireylerin yaklaşık % 10’unu oluşturan “Fragil X” Sendromu denilen hastalıkta bu sinaps (bağlantı) proteinlerine etki eden ilaçlarla davranışsal problemlerde kısa süreli düzeltmeler olduğunun gösteren ön çalışmalar vardır.
Ayrıca beyin görüntüleme yöntemleri ile de ( MR) gibi bu çocuklardaki problemlerin ne olduğunu anlamaya çalışan araştırmacı grupları vardır. ( Bu çocuklarda MR çekmenin tüm zorluklarına rağmen) Akson denilen sinir uçlarını inceleyen görüntüleme yöntemleri de (DTI) bu çocuklarda uzun mesafe bağlantısının bozuk olduğunu desteklemektedir.
Kısaca, otizm bütün uğraşılara rağmen halen gizemini korumaktadır. Biyolojik bir açıklama yapılmadan tedavi geliştirilmesi beklenmemelidir.
Stanford Üniversitesi Dergisi
Ocak-Şubat 2011 Sayısı
California, USA

Nasıl Uygulanıyor?

Her tür müzikle
İşitsel Eğitim'de Dr. Guy Berard'ın buluşu olan "audiokinetron" adlı bir cihaz kullanılıyor. Bu cihaz başka bir ses kaynağından verilen sesleri modüle ediyor, sesleri 15 - 25 bin frekansa kadar değiştirebiliyor. Bir kaset ya da diskçalarla bağlantılı olarak kullanılan "audiokinetron" programlanarak, hastanın durumuna, ihtiyaçlarına göre frekanslar arttırılabiliyor. İstenmeyen frekanslarsa yok edilebiliyor. Sağ ve sol kulağa ayrı ayrı desibelde, volümde ses verilebiliyor. Müzik türünün tedavide bir önemi yok. Ama çocukların zevkle dinleyebilmesi için melodik, zengin ritmli müzikler tercih ediliyor. Çeşitli frekanslar beynin ilgili bölümlerine bu müziğin içinden kamufle edilerek yollanıyor. Beyne ulaşan bu ses dalgaları beynin bazı bölgelerini uyarıyor ve tüm frekans eşiklerini eşit düzeye getirerek aşırı duyarlılık, asimetrik ya da ağrılı algılamayı ortadan kaldırıyor ya da minimuma indiriyor.

İşitsel Eğitim günde iki kez 30'ar dakikalık seanslarla iki haftada gerçekleştiriliyor. Toplamı 10 saat olan 20 seansta tedavi tamamlanıyor. Tedavinin etkileriyse onbeş gün - altı ay içinde görülebiliyor. Altı ay sonunda istenen gelişme sağlanamamışsa tedavi tekrarlanıyor.

2. Egitim ve Erken Mudahaledeki Gelismeler:

2. Egitim ve Erken Mudahaledeki Gelismeler:
a. Erken Mudahale: Kanada ve Israil'de yapilan en son calismalar, erken mudahalenin onemini bir kez daha gozler onune seriyor. Burda, Kanada'da 40 ayin altinda olan 130 cocukla yapilan bir calismayi ozetleyecegim. Cocuklar uzmanlar tarafindan haftada 35 saat yogun uygulamali davranis analizi egitimine tabi tutuluyorlar. Bir sene sonunda yapilan testlerde cocuklarin % 47'si normal gelisim surecini yakalayabiliyor. Cocuklarin % 20'sinde otistik belirtiler, en azindan standard testlere gore, tamamen kayboluyor. Ve bu hizli gelismeyi en cok belirleyen faktor ise yas. Diger bir ifadeyle cocuk, erken mudahaleye ne kadar erken baslarsa, egitim o kadar etkili oluyor. Dikkat edin bu calismadaki cocuklarin hepsi zaten 40 ayin altinda. Yani ay farkinin bile ne kadar etkili olabilecegi bir kez daha erken teshisin onemini gundeme getiriyor.
b. Bilgisayar Destekli Egitim: Farkli yas gruplarindaki ve farkli seviyelerdeki otistik cocuklar icin degisik bilgisayar programlari gelistirilmis. Duygulari anlama cd'leri, ses tonunu duzenleme cd'leri, nasil arkadaslik kurulacagini anlatan cd'ler, sosyal icerikli hikayeler anlatan cd'ler, kucuk cocuklar icin uygulamali davranis analizi cercevesinde hazirlanan kavram ve dil ogretimi cd'leri vs. vs. Yalniz bu cd'ler oldukca pahaliydi (tanesi 100 dolardan basliyor). Asagidaki web sitelerinde bu cd'leri bulabilirsiniz. Kredi kartiyla ismarlarsaniz Turkiye'ye kadar gonderiyorlar. Yalniz bu cd'lerin hepsi Ingilizce. Ne kadar faydasi olur bilemiyorum. Ama bilgisayar yazilimindan anlayan birilerine ilham verir ve belki bu sekilde Turkce cd'ler de gelistirirler diye asagiya web sitelerini koymak istedim.
Otizmde en son gelismeler benden simdilik bu kadar!

1. Genetik ve Tibbi Calismalar:

1. Genetik ve Tibbi Calismalar:
a. Shank3 geni: Fransiz bir genetik bilimcinin sunmus oldugu calisma belki de beni en cok etkileyen calismalardan biriydi. Bilindigi gibi otizmin buyuk olcude genetik sebeplerden kaynaklandigi artik tamamen kabul ediliyor. Ancak insan vucudundaki hangi genlerin veya genetik degisikliklerin otizme yol actigi hala tam olarak anlasilmis degil. Shank3 geni adi verilen bir gendeki degisikligin (buna tibbi literaturde 22q eksikligi veya 22q deletion adi veriliyor) otizmle, ozellikle de otistik cocuklardaki dil problemleriyle olan iliskisi cok yakin bir zamanda tesbit edilmis durumda. Bence bu gelecekteki calismalar icin oldukca aydinlatici ve umut vaadedici.
b. Yakin zamana kadar uzmanlar arasindaki en buyuk tartisma konularindan birisi de endustriyel atiklar, evlerde ve gunluk hayatta maruz kaldigimiz kimyasal maddeler, metaller, ilaclar vs. gibi "cevresel" etmenlerin, sinir sistemini dogrudan etkileyebildigi icin, otizmle baglantisinin olup olmadigiydi. Son zamanlarda binlerce otistik cocugun taranmasiyla yapilan calismalar bu baglantiyi dogruluyor. Amerika'da guney Kaliforniya'da tarlalarda sezonluk isci olarak calisan Meksika kokenli ailelerin uzun vadede taranmasiyla yapilan bir calisma bunu butun carpiciligiyla ortaya koyuyor. Amerika'da Meksikalilar gibi Latin Amerika kokenlilerde otizmin gorulme sikligi, farkli sebeplerle de olsa, beyaz nufusun oldukca altinda. Yukarda bahsettigim calismada, tarlalarda calisan hamile kadinlardaki pestisid (tarimsal bocek ilaci) miktarlari tesbit edilmis. Cocuklar dogduktan sonra da bunyelerindeki pestisid miktari berlirli araliklarla taranmis. Yalniz burda dikat edilmesi gereken nokta, bu pestisid miktarlari Amerika Tarim Bakanligi'nin kontrolu altinda olup, insan vucudu icin tehlike olusturma sinirinin altinda. Genel olarak, bu grupta otizm orani Amerika'da 150'de 1 olan genel otizm oranindan uc kat daha fazla olarak tesbit edilmis. Ayrica, pestiside daha cok maruz kalmanin otizm riskini artirdigi belirlenmis. Bu calismadaki belki de en ilginc sonuc, pestisid ile sadece otizm arasinda baglantinin saptanmis olmasi. Yapilan tarama sonucunda, pestiside maruz kalma, dikkat eksikligi ve hiperaktivite bozuklugu veya diger cocukluk cagi noro-psikiyatrik sorunlari icin normalin uzerinde bir risk faktoru olusturmuyor.
Son olarak bu calisma kimseyi panikletmesin. Bunlar istatistiksel calismalar olup, ille de sizin cocugunuzda da ayni sorunun olabilecegi anlamina gelmiyor. Ama yine de bazi soru isaretlerini aciklama yonunde bence oldukca aydinlatici.

2.06.2012

Otizm anne karnında tespit edilebilecek

Otizm anne karnında tespit edilebilecek
İngiltere Cambridge Üniversitesi bilim adamının yaptığı araştırma ile geliştirilen yöntemle, anne karnındaki bebeğe otizm testinin yapılmasının olası hale geldi. Bilim adamlarına göre, otizm testiyle ilgili süreç down sendromunun anne karnında tespitine olanak sağlayan amniyosentez yöntemiyle mümkün olabilecek.
Cambridge Üniversitesi Otizm Merkezi tarafından 235 çocuğun doğumdan 8 yaşına gelene kadarki dönemlerinin izlendiği ve sonuçta bu çocukların arasında, annelerinin gebelikleri sırasında amniyo sıvısında yüksek oranda testesteron bulunanlarda, sosyalleşme eksikliği, konuşma güçlüğü gibi otizmin karakterine uyan özelliklerin tespit edildiği açıklandı.
Bilim adamları, şimdi bu konuda ulusal düzeyde bir tartışma ortamı yaratılması ve konunun etik açıdan değerlendirilmesinin ardından, etik olduğu sonucuna varılması halinde testin yaygın biçimde uygulanmasına ve otizm tehlikesi görülen hallerde de kürtaj yapılmasına izin verilmesini öneriyor.
Bilim adamlarını tek düşündüren ise testin sonrasında bebeğin otistik doğabileceğinin tespiti halinde, kürtaja izin verilmesi gerekip gerekmediği sorusunun yanıtının bulunması. Zira bilindiği gibi otistik çocuklar görebiliyorlar, hatta içlerinden ünlü matematikçiler ve müzisyenler bile çıkabiliyor.
Bunun yanı sıra otistik olup hiçbir şekilde hayatla bağlantı kuramayan ve bütün yaşamını otistik hastalar için dizayn edilmiş özel kurumlarda geçirenlere de rastlanabiliyor.
Bilim adamları, bu nedenle toplumun ve otistik bir bebek sahibi olma olasılığı yüksek tespit edilen ebeveynlerin bu tür vakaların kürtajla sonlandırılması gerekip gerekmediği konusunda karar vermesinin güçlüğüne dikkat çekiyor.
Öte yandan otistik çocuk sahibi Ailelerin büyük çoğunluğunun ise teste daha şimdiden karşı çıktıkları ve bu testin serbest bırakılması halinde hem otistiklere yönelik ayrımcılığın artmasından hem de devletin otistik çocuk sahibi ailelere verdiği desteğin azalmasından korktukları belirtiliyor.
"Oyuncakla oyun biçimi otizmi işaret edebilir'
Bebeklerin oyuncaklarla alışılmışın dışında bir biçimde oynamasının otizm belirtisi olabileceği bildirildi.
Amerikalı bilim adamlarının yaptığı ve "Autism' dergisinde yayımlanan araştırmada, bu bulgunun, otistik olma ihtimali bulunan çocukların durumunun ailelerce önceden saptanması ve tedaviye daha erken başlanmasını sağlayabileceği bildirildi.
California Üniversitesinden Sally Ozonoff ve ekibi, otistik bebeklerin oyuncakları diğer çocuklardan çok daha fazla eğip büktüğünü, evirip çevirdiğini ve şişe gibi objelere gözlerinin ucuyla veya sabit bakışlarla baktığını saptadı.
Ozonoff, oyuncaklarla alışılmadık şekilde oynanmasının, otizm belirtileri listesine eklenebileceğini belirterek, "Otistik bir çocuk ne kadar erken tedavi edilirse, bu çocuğun geleceği üzerinde o kadar etkiniz olur' dedi.
Ozonoff ve ekibi araştırmalarını, kardeşleri otistik olduğu için otizm riski bulunduğu düşünülen 1 yaşındaki 66 bebek üzerinde yaptı.
Bu bebeklerden 9'una daha sonra otizm tanısı konuldu. Tanı konulanların 7'sinin oyuncakları çok daha uzun süreler eğip büktüğü, evirip çevirdiği ve objelere yandan baktığı görüldü.
Amerikan Pediatri Birliği, 2 yaşına gelmeden önce bütün çocukların otizm bulunup bulunmadığını anlamak için incelenmesi tavsiyesinde bulunuyor.
Otizmin nedeni bilinmiyor, ancak genetik ve çevresel faktörlerden kaynaklandığı tahmin ediliyor. Hastalık genellikle 3 yaşa kadar teşhis ediliyor.

Otizm anne karnında tespit edilebilecek ,

yazısı sadece bilgilendirme içindir. Hiç bir zaman kendi kendine tanı ve tedavi amacını taşımaz. Otizm anne karnında tespit edilebilecek ile ilgili sağlık probleminiz varsa mutlaka Doktorunuza danışmanız gereklidir.

Otizm tanısı ilk ay konabilir

Otizm tanısı ilk ay konabilir
Uzmanlar, kelime anlamı ‘kendine dönük' olan otizmin; ‘çocukluk çağının ilk 3 yılında başlayan, sosyal, duygusal gelişmedeki gecikme, gerilik, gariplik, lisan gelişiminde gecikme ve gariplikler, birtakım dönme, sallanma, parmak ucunda yürüme gibi tekrarlayıcı davranışlarla seyreden bir bozukluk grubu olduğunu' söylüyor.
İÜ Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nahit Mukaddes, erken tanının önemini belirterek, ailelere şu uyarılarda bulundu:
"Çocuk, yaşamının ilk bir ayında annesiyle göz göze gelmiyorsa, 4-5 aylıkken kucağa alındığında kendini koltukta bırakır gibi bırakıyorsa, 9-10 aylıkken bay-bay yapmayı ya da öpücüğü öğrenemiyorsa, bir yaşında ‘anne, baba' diyemiyorsa, iki yaşında cümle kuramıyorsa, hemen bir doktora başvurulmalı.'

Otizmin tedavisi için en geniş araştırma

Otizmin tedavisi için en geniş araştırma
ABD Ulusal Otizm Birliği, hastalığın genetik kökenlerini belirleyebilmek amacıyla uluslararası bir araştırma başlattı. ABD, Kanada, Britanya ve çeşitli Avrupa ülkelerinden 170 bilim adamının yer aldığı araştırma için, kendisi ya da ailesinde herhangi biri otizm hastası olan 6 bin kişinin DNA'sı incelenecek.
Otizmin genetik kökeniyle ilgili olarak bugüne kadar yapılmış en geniş kapsamlı araştırma yapılıyor. Kişinin iletişim kurmasını engelleyen hastalığı birkaç gen ya da çevresel etkenlerin tetiklediği sanılıyor. Bilim adamları ancak kökeni bulduklarında, uygun tedavi yöntemlerinin geliştirilebileceğini söylüyor. Otizmin henüz bilinen bir tedavisi yok.

Psikososyal yoksunluk

Psikososyal yoksunluk
10. Psikososyal yoksunluk: Fiziksel ve duygusal yoksunluk içinde olan çocuklarda apati, içe çekilme ve uzaklık görülebilir. Dil ve motor becerileri gecikebilir. Ancak bu çocuklar uygun psikososyal ortamlarda tekrar bulundurulursa hemen her zaman bu belirtilerde düzelmeler meydana gelir. Otistik bozuklukta psikososyal ortam düzeltilse bile belirtiler devam eder.

Seçici konuşmazlık

Seçici konuşmazlık
9. Seçici konuşmazlık: Seçici konuşmazlık, başka durumlarda konuşuyor olmasına karşın özgül bir takım toplumsal durumlarda sürekli olarak konuşmazlık gösterme şeklinde tanımlanır. Sadece belirli toplumsal durumlarda konuşmama, toplumsal etkileşimde ve iletişimde önemli nitel bozulmanın olmaması, davranış ilgi ve etkinliklerinde sınırlı , basmakalıp ve yineleyici örüntünün olmaması ile seçici konuşmazlık otistik bozukluktan ayırt edilebilir.


Doğumsal sağırlık ya da ciddi işitme bozukluğu:

8. Doğumsal sağırlık ya da ciddi işitme bozukluğu: Otistik bebekler sadece seyrek olarak bıgıldarlar. Sağır bebekler ise normal bebekler gibi bıgıldar. Ancak 6 aylıktan 1 yaşına kadar olan dönemde bıgıldamalarının azalması ve kesilmesi görülebilir. Sağır çocuklar sadece çok yüksek seslere yanıt verebilir. Otistik çocuklar ise çok yüksek ya da normal seslere yanıt vermezken alçak seslere yanıt verebilirler. Sağır çocuklar otistik çocuklardan farklı olarak bebekliklerinde kucağa alınmaktan hoşlanır, anne ve babaları ile ilgilenir ve sevgi gereksinimlerini gösterirler. Odiyogram ya da işitsel uyarılmış potansiyellerde sağır çocuklarda işitme kaybı saptanabilir.

Edinsel epileptik afazi

7. Edinsel epileptik afazi (Landou-Kleffner sendromu): Edinsel epileptik afazinin başlangıcı 2-11 yaşlar arasındadır. İlk belirti afazi ya da epilepsi olabilir. Afazi başlangıçta işitsel ve sözel agnozi ile birliktedir. Çocuk, söyleneni anlamakta güçlük çeker. Sağırlık ve otizmin belirtileri gelişir. %70 kadar çocukta parsiyel ya da yaygın nöbetler görülür. Bu çocukların yaklaşık yarısında afazinin neden olabileceği hiperaktivite ve kişilik değişiklikleri olur. Zeka etkilenmez ve diğer nörolojik bulgular normaldir. Sendrom 7 yaşından önce başlarsa, olasılıkla konuşma düzelir. Nöbetler genellikle 10 yaş civarında düzelir. Ancak 15 yaşına kadar süren nöbetler de vardır. Landau-Kleffner sendromu tanısının konulmasında EEG yardımcıdır. Temporal ve parietal lobları içeren multifokal kortikal diken boşalımlar görülür. İntravenöz diazepam verilmesiyle EEG normale döner konuşma geçici olarak düzelir.

Çocukluk çağı başlangıçlı şizofreni

5. Çocukluk çağı başlangıçlı şizofreni: Çocukluk çağı şizofrenisi normal ya da normale yakın bir gelişim döneminden sonra ortaya çıkar. On iki yaşından önce görülmesi nadirdir. Beş yaşından önce hemen hiç görülmez. Çocukluk başlangıçlı şizofrenide klinik tabloda varsanılar ve sanrılar görülür. Otistik bozukluğun yanı sıra belirgin sanrı ve varsanılar gibi şizofreniye özgü aktif dönem belirtilerinin bir ay sürmesi durumunda ek tanı olarak şizofreni konabilir. Şizofren çocukların genellikle zeka bölümleri daha yüksektir.


Karışık dili algılama-sözel anlatım bozukluğu

6. Karışık dili algılama-sözel anlatım bozukluğu: Karışık dili algılama-sözel anlatım bozukluğunda dil bozukluğu vardır ancak sözel olmayan iletişimde bozulma yoktur. Karışık dili algılama-sözel anlatım bozukluğunda ekolali ve stereotipik konuşma gibi dil anormallikleri daha seyrek olarak görülürken otistik bozuklukta bu anormallikler daha sıktır. Artikülasyon sorunları ise karışık dili algılama-sözel anlatım bozukluğunda daha sık olarak görülmektedir. Karışık dili algılama-sözel anlatım bozukluğunda otistik davranışlar, sosyal yaşantıda bozulma, stereotipiler ve törensel etkinlikler yoktur, varsa da ciddi değildir. Karışık dili algılama-sözel anlatım bozukluğunda imgesel oyunlar genellikle varken otistik bozuklukta yoktur.


Asperger bozukluğu

Hem otistik bozuklukta, hem de Asperger bozukluğunda, toplumsal etkileşimde nitel bozulma, davranış, ilgi ve etkinliklerde sınırlı, basmakalıp ve yineleyici örüntüler söz konusudur. Ancak, DSM-IV ve ICD-10’ a göre Asperger bozukluğu ile otizm arasındaki en önemli fark, Asperger bozukluğunda dil ve bilişsel gelişmede gecikmenin olmamasıdır. Asperger bozukluğunda gecikmiş motor yetiler, motor beceriksizlik, garip duruş ve esnek olmayan yürüyüş ve görsel motor koordinasyon bozuklukları varken, otistik bozuklukta bu gibi motor gelişimdeki gecikmeler pek tanımlanmaz ve motor işlevler göreceli olarak daha iyidir. Genellikle Asperger bozukluğunda yüksek fonksiyonlu otizme göre, sözel zeka bölümünün yüksek, performans zeka bölümünün düşük olduğu ileri sürülmektedir. Asperger bozukluğu olan kişiler kendi içlerinde değerlendirildiklerinde, sözel ZB’ leri, performans ZB’ den daha yüksektir. Bu durum yüksek fonksiyonlu otistik bozuklukta tam tersinedir.

Çocukluğun dezintegratif bozukluğu

3. Çocukluğun dezintegratif bozukluğu: Otistik bozuklukta gelişimsel bozukluklar genellikle yaşamın ilk yılı içerisinde başlarken çocukluğun dezintegratif bozukluğunda en azından iki yıllık normal bir gelişimden sonra belirgin bir gelişimsel gerileme gözlenir. Otizmde motor beceriler göreceli olarak iyi iken çocukluğun dezintegratif bozukluğunda daha önce edinilmiş motor becerilerin bozulması DSM-IV tanı ölçütleri arasındadır. Benzer şekilde çocukluğun dezintegratif bozukluğunda daha önce edinilmiş bağırsak ve mesane kontrolünün yitirilmesi söz konusudur. Otizmin tanı ölçütleri arasında bu ölçüt bulunmamaktadır. Genellikle söylenen, belirtilerin klasik otizmden daha az ciddi ve daha az yaygın olduğudur. Çocukluğun dezintegratif bozukluğunda karşılaşma ve göz teması kurma gibi bazı otistik olmayan kişilik özellikleri devam edebilir. Uygunsuz ve yabancılara yönelik de olsa sevginin gösterilmesi bazen devam edebilir. Bakım veren önemli kişileri tanıyabilir, anne ve babalarını gülerek ya da kucaklayarak karşılayabilir. Gelişimle ilgili yeterli ve sağlıklı bilgi toplanamadığı durumlarda otistik bozukluk tanısı konulmalıdır.

Basmakalıp davranış bozukluğu

11. Basmakalıp davranış bozukluğu: Basmakalıp davranış bozukluğunda gözlenen yineleyici, görünüşte amaçlıymış gibi olan fakat işlevsel olmayan motor davranışlar otistik bozukluktaki davranışlar ile karıştırılabilir. Ancak otistik bozuklukta toplumsal etkileşimde ve iletişimde nitel bozulma varken, basmakalıp davranış bozukluğunda bu alanlarda bozulma yoktur.

Rett bozukluğu

2. Rett bozukluğu: Rett bozukluğunda prenatal, perinatal ve doğumdan sonraki ilk 5 ay boyunca psikomotor gelişme görünüşte normaldir. Doğumda kafa çevresi normal olmasına karşın 5 ile 48 nci aylarda başın büyümesi yavaşlar. Daha önce edinilmiş olan amaca yönelik el becerilerinin 5 ile 30 uncu aylarda yitirilmesinin ardından el burma ya da el yıkama gibi basma kalıp el hareketleri başlar. İlk 2-3 yılda sosyal gelişme ve oyun gelişimi durur, fakat ilgiler sürer. Orta çocukluk çağında skolyoz ve kifoskolyoz ile bağlantılı olarak gövde ataksisi ve apraksi gelişir. Her olguda ağır zeka özürü kalır. Erken çocukluk çağında sıklıkla epileptik nöbetler oluşur. Rett bozukluğu hemen sadece kızlarda görülür. Kilo alamama ve gelişme geriliği, hiperventilasyon ve intermittant apne gibi solunum sorunları da Rett sendromu tanısını düşündürmelidir.

Otizm Diğer Sendromlardan Nasıl Ayırdedilir

Hem otistik bozuklukta, hem de Asperger bozukluğunda, toplumsal etkileşimde nitel bozulma, davranış, ilgi ve etkinliklerde sınırlı, basmakalıp ve yineleyici örüntüler

1. Zeka Geriliği: Zeka geriliği olan bir çok çocukta dönme, el çırpma ya da baş vurma gibi otizmdeki davranışlara benzer belirtiler görülebilir, ancak bu çocuklar zeka yaşlarına uygun sosyal ilgilerinin olmasıyla otizmden ayırt edilebilir. Zeka geriliği olan çocuklar diğer kişilerle iletişim kurma amacı ile konuşmayı kullanırlarken, otistik bozukluğu olan çocuklarda dilin işlevsel kullanımı yoktur. Özellikle ağır ya da ileri derecede zeka geriliği olan bireylerde otistik bozukluk ek tanısı koymak zaman zaman zor olabilir. Toplumsal ve iletişimsel becerilerde nitel bozulmalar ve otistik bozukluğa özgü davranışlar varsa ek olarak otistik bozukluk tanısı konulabilir.

Aile Yaklaşımları

Bireylerin en önemli öğretmenileri aileleridir. Ne kadar yoğun eğitim alınırsa alınsın, evde yapılan çalışmalar ve sergilenen tutumlar bireyin yaşamını ve bağımsızlık yolunda giden çalışmalarını önemli ölçüde etkilemektedir.
Anne-baba çocuğunun yapabildiklerini ve yapamadıklarını iyi gözlemlemeli, çocuğu ihtiyaç duyduğu eğitimi alırken kendisinin de sorumlu olduğunu bilmeli, çocuğuna fırsatlar tanıyarak bağımsız yaşama hazırlayabilmelidir.

Çocuklarımızın problemi ne olursa olsun, öncelikle bir çocuk olduğunu lütfen unutmayalım!

Yaşı daha büyük olan çocuklarımızın da potansiyeline inanmaktan vazgeçmeyelim!

Aşağıda çocuğunuzla beraberken size yardımcı olacak önerilerin olduğu bir liste bulacaksınız. Burada belirtilenleri uygulamaya çalışın ve not tutun. Çocuğunuzun öğrenmesinin ve öğrendiklerini göstermesinin nasıl farklılaştığını siz de göreceksiniz!

ÇOCUĞUNUZA FIRSAT VERDİKÇE GELİŞME SAĞLAYACAĞINIZI UNUTMAYINIZ!

DENGE: Basit al- ver ilişkisi oluşturun, karşılıklı sıra alın, eşit oranda bir şeyler yapın.


AZALTIN


ARTTIRIN

Çocuğu beklememek

Çocuktan daha fazla şey yapmak

Çocuktan daha fazla onunla iletişim

Kurmak

Tüm kararları almak, çocuğa seçenek sunmamak

Çocuğun oyun esnasında tüm kontrolü ele geçirmesi

Oyun esnasın tüm kontrolü ele geçirmek

Çocuğun aktivite ya da oyun bitmeden her zaman bırakmasına izin vermek

Oyunlara yeterince katılmaması

gerekli yerde açıklama yapmaması

Beklemek

Çocuğun yaptığı kadarını yapmak

Çocuğun kurduğu iletişim kadar onunla iletişim kurmak

Ortak karar almak, beraber seçim yapmak

Sıra almak

Çocuğun baskın olmamasına dikkat etmek

Katılımcı olmak

Çocuğunun ilgi süresini her geçen gün biraz daha uzatmak

Baskın olmamaya dikkat etmek

Gerekli yerde açıklamalar yapmak

EŞLEME: Çocuğuzun öğrenmesi için onun yapabileceği yollardan gidin.


AZALTIN


ARTTIRIN


Çocuğun yapamayacağı şeyleri yapmak

Çocuğun oynayamayacağı şekilde onunla oynamak

Sürekli gözlemci durumunda olmak

Çocuğun aktivitesiyle ilgili olmayan bir şeyle oynamaya çalışmak

Oynamaktan çok konuşmak

Çocuğun deneyimleri dışında yeni şeylerle oynamak

İmkânsızı istemek ve beklemek

Yapabileceğinden daha azını beklemek

Çocuğu fazla uyarmak

Çocuğu az uyarmak


Çocuğun yapabileceklerini yapma

Çocuğun oynayabileceği şekilde oynama

Çocuğun oyun arkadaşı olma

Çocuğun aktivitesine uygun oyunlar seçmek ve oynamak

Çocuğa yeni oyunlar gösterme ama önce tanıtma

Oynadığınız kadar konuşma, eğlenceli olma

Çocuğunun deneyimi olan oyunları oynama

Yapabileceği kadarını bekleme

Kapasitesinde olanı yapmasını isteme

Fazla uyaranı azaltma

Yararlı olan uyaranları kullanma.

KARŞILIK VERME: Çocuğunuzun olumlu davranışlarına karşılık verin, olumsuz olanlarına karşılık vermeyin



AZALTIN


ARTTIRIN



Çocuğun hareketlerini görmezden gelme

Çocuğun iletişimini görmezden gelme

Çocuğun ilgilerini görmezden gelme

Çocuğa yetişkin muamelesi yapma

Olumsuz davranışlara tepki verme

Çocuğun kaldırabileceğinden fazla uyaran yükleme, onu yorma

Eleştirerek cevap verme

Karşılık alınca çocuğun ortamı terk etmesi

Eski yapılanlara karşılık verme



Hareketlere karşılık verme

İletişime karşılık verme

İlgilerine karşılık verme

Çocuksu hareketlerle karşılık verme

Olumsuz davranışları görmeme

Çocuğu olduğu gibi kabul etme

Çocuğu uygun şekilde uyarmak

Çocuğun iletişim alnında kalmasını sağlayacak şekilde cevap verme

Yeni yapılanlara karşılık verme

KONTROLÜ PAYLAŞMA: İletişim kurarken çocuk ve ebeveynler kontrolü paylaşmalıdır.


AZALTIN


ARTTIRIN


Aktiviteyi ya da yapılacakları kontrol etme

Çocuğun yönlendirmesini görmeme

Çocuğu çok fazla takip etme

Çocuğun her şeyi kontrol etmesine izin verme

Çocuk için çok fazla şey yapma

Çocuğa sürekli soru sorma ya da onu test etme

Hiç kural koymama

Çocuğu fikrini söylemekten alıkoyma

Çocuğun her şeyi etkilemesine izin verme

Çocuğun bağımsızlığını elinden alma

Çocuğun yardımcı olmasını engelleme



Çocuğun yönlendirmesini takip etme

Paylaşmaya açık olma

Kontrolü ortak olarak sağlama

Aktivitenin sürmesini sağlayacak kurallar koyma

Bu kuralları açıklama ve gösterme

Çocuğun bağımsız bir seyler yapması için ona destek verme

Çocuğun işbirliği yapmasını destekleme

Çocuğun seçimine ve isteklerine saygı duyma

DUYGUSAL BAĞLANMA: İletişim kurarken çocuk ve ebeveynler zevk veren ve oyun dolu olan bir iletişim kurmayı sağlayın.


AZALTIN


ARTTIRIN

Gergin ve stresli bir halde iken iletişim kurmayı deneme

Çocuğu eleştirme ve yargılama

Çocukla sert bir biçimde iletişim kurmayı deneme

Çocukla sert ve resmi bir şekilde iletişim kurmaya çalışma

Çocukla fiziksel temastan kaçınma

Çocuğun çabalarını görmezden gelme

Oyun oynarken ciddi olma ve eğlenmeyi unutma

Sıcaklık ve huzur sağlamama

Duygularını göstermeme

Çocuğu iletişim halinde tutamamak




Çocuğu kabullenme

Esnek olma

Yakın olma

Çabaları destekleme

Eğlenceli ve komik olma

İletişimi sürdürme için çaba gösterme

Sıcak ve huzurlu ortam sağlama

Duygularını gösterme ve paylaşma

Fiziksel temas kurma

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Sayfamızı Beğenmenizle
Mutluluk Duyarız